Harun Atalay

Harun Atalay

Mail: atalay.ekspres@gmail.com

Yılan Bir Gün Mutlaka Değer

Yine hızlı ve tatminsiz geçen bir koskoca yılı geride bırakıyoruz.

Neden tatminsiz?

Teknoloji ile birlikte hayatımız çok hızlı ve bizler, özellikle de gençler artık hayatın yaşama hazzını yeterince alamıyor ve tatmin olamıyor.

Çok çabuk tüketiyor her gün yeni bir şeyler istiyoruz.

Bazen düşünüyorum da teknolojinin tekno kısmını alıp sosyal medya kısmını hiç tanımasa mıydık?

2024 Ocak ayından günümüze koca bir yıl içinde hatırınızda ne kaldı diye sorsak,

Eminim ben dâhil birçok kişi bu soruya cevap veremeyecek.

Çok çabuk unutuyor, önceliklerimizi önemsiyor, yaşadığımız dünya, ülke ve il için değil sadece bireysel hayatımız için özen gösteriyoruz.

“Aman sende, benim şahsi bekam yürüsün varsa çok sevdiklerim onlara zarar gelmesin yeter” şeklinde bencil bir yaşam ve bencilce düşüncelerin hâkim olduğu bir dönencenin içindeyiz.

Canlar benim çok hazzetmediğim bir düşünce vardır,

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” derler ya bu sözü kim neden söylemişse gelecek nesillere ihanet etmiş.

Sana dokunmayan yılan birçok kişiye değdikten sonra sana da değecektir. 

Bencillik toplumlara zarar veren öldürücü bir virüstür.

Tarih sayfaları bencil ve olaylara duyarsız toplumların acı akıbetlerini yazar.

Bağdat’ın kapısına dayanan dönemin en kudretli ve zalim hükümdarı Hülagü’nün hikâyesini bilen var mı?

Hülagü, Bağdat’ın kapısına ordusuyla dayanır, kendisi dönemin en gaddar, fethettikleri yerlerde taş üstüne taş, baş üstüne baş koymamasıyla ünlü bir cellat.

Tabii Bağdat o zamanlar mermerden güzel bir şehir,

Hülagü gibi barbar bir padişah bile bu mermerden şehri yakıp yıkmak istemez.

Kuşatma altındaki Bağdat’a bir elçi gönderir, bu güzel şehri yıkıp yakmamak ve katliam yapmamak için Bağdat’ın en bilge insanlarıyla konuşmak istediğini söyler.

Bağdat’tan Hülagü’nün huzuruna gele gele bıyıkları yeni terlemiş bir genç gelir.

Hülagü genci görünce ‘Senden başkası yok muydu ey delikanlı? Bağdat bilge insanlarıyla övünürdü şimdi seni mi gönderdiler karşıma?’ diye sorar.

Genç, Hülagü gibi kudretli ve barbar bir padişah karşında boynunu eğer ve kısık sesle, “Buyrun efendim” der.

Hülagü, Bağdatlı gence sorar “Söyle bakalım biz neden buradayız?”

Bağdatlı gencin verdiği cevap tarihe not düşülecek bir sözdür,

“Bizler kendi aramızda bölündük, birbirimizi ezdik. Bencilce sadece kendimiz için çalıştık. Bağdat’ı dış güçlerden korumak yerine sadece bireysel menfaatlerimiz için birbirimizin ayağını kaydırdık.

Kardeşliği unutup kalleşçe birbirimizin sırtından vurduk.

Birbirimizi sevmedik ve dağıldık, zayıf düştük ve siz onun için buradasınız” der.

Hülagü, Bağdatlı gence yeniden sorar,

“Peki biz Bağdat’tan nasıl gideriz.

Genç, Hülagü’nün gözlerine bakarak, “Biz ne zaman eski halimize döner birlik ve beraberlik içinde toplumun her ferdi ülkesinin geleceği için çalışmaya başlarsa,

Kibir, bencillik, liyakatsizlik, torpil, rüşvet, yalan, adaletsizlik biterse 

Sizleri geldiğiniz yere göndeririz” der.

Moğol hükümdarı Hülagü ile bu gencin konuşması 1258 yılından günümüze kadar gelmiş. 

Değişmeyen hadise ise,

1258 yılından bugüne Bağdat’ta ve bölgemizde kısa bir toparlanma süreci olmuş ama,

Bölgemiz birlik ve beraberliği sağlayamamış.

Bencilce ve sadece dünyevi menfaatleri için kendi halkını, kardeşini, komşusunu, meslektaşlarını harcayanlar bilmeli ki böyle devam ederseniz,

Sizlerin de akıbeti ufak tefek menfaatler için harcadığınız haksızlık yaptığınız kişilerin akıbetinden daha acı bir son olacak.

Bu hep böyle olmuştur.

Kalın sağlıcakla,

Hepinizin kirpiklerinden öperim.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar