Canım ülkemde siyasetten kaçmak mümkün değil.. Yaklaşık son iki yılımız sadece seçimle geçti. Bu yüzden olsa gerek hepimiz birer siyasetçi kesildik.
Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra iyice tırmanan siyasi gündem ve tarihi referandum. 7’den 70’e siyaset konuşur bir hale geldiğimiz, iş yerlerinde, kahvehane köşelerinde, kafelerde vs. deki çay sohbetlerinde yetmeyen siyaset arenaları .
Hayatımızın her alanına giren siyaset i yapacaksak bu işi düzgünce yapmamız gerekiyor. Yine bir seçim maratonu içinde iyice ısınan ve değişen siyasi gündemle üzerinde durmayı unuttuğumuz, bünyemize artık olağan gelen meseleleri yine rafa kaldırdık. Ekonomi, terör vs.. Oy kullanmak için yine yollara düşeceğiz. Oy kullandıktan hemen sonra vatandaşlık görevimizi yapmaktan ziyade artık bir seçimi daha atlatmanın rahatlığını yaşayacağız.
Artık sokakta vatandaş sürekli sandığa gitmekten yorulduğunu dile getiriyor. Özellikle esnaf ve ticaret erbabı iş adamları üst üste bu kadar seçime gidilmesinin ekonomiye olan olumsuz yansımalarından şikayetçi.. Ama vatandaşlık görevimizdir tabii ki oylarımızı kullanacağız..
Peki ne değişti yada değişecek? Emma Goldman’ın “Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı” sözü bu günlerde aklımda. Gündeme bakacak olursak pek manidar geliyor kulağa.
Şerefsizce ve alçakça yapılan darbe girişiminin vahameti ortada. Alışık olmadığımız yada alışmış, belirsiz garip bir tabloyla bu sefer gerçekten kendi geleceğimiz dışında gelecek nesillerin geleceğine nasıl etkileyeceğinden bi haber evet yada hayır diyeceğiz.. Ve halen içimizde her türlü ihaneti yapabilecek tıynette insanlar varken. Bunu bile bile işin dengesini ve sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Bazı şeyler daha mı iyi olacak yoksa daha mı kötü olacak? Zaman gösterecek.
Bir hadiste, yanlış işler yapanların her toplumda az sayıda insan olabileceğine işaret ediliyor.
Bizler referandum sonucunda doğruda mı yanlışta mı birleşeceğiz.
Taberanî’nin İbn Ömer’den naklettiğine göre Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Ümmetim asla dalalet üzerinde birleşmez". (bk. Zevaid, 5/218).
Bu gün "geçmişe mi geleceğe mi gitmek istersin?" diye sorsalar düşünmeden "Geleceğe!" derim. Nisan ayında yapılacak olan referandum ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin keyfiyet mi değil mi, olması veya olmaması sonucunda hayatımızda neleri değiştireceğini görmek isterdim.
Şu an kendi adıma eski ve yeni sistem arasındaki farkların neler doğuracağını kestirmek çok zor. Her şey bu muazzam gücün kullanılma amacına bağlı.. Düşünmeden, sorgulamadan, kavrayamadan ne evet nede hayır diyebiliyorum.
Sevgiyle kalın..