Günümüzdeki gazetecilik anlayışı,
Muhalif ve Yandaş.
Aslında gazeteci ya da bu meslekle ilgilenen kişiler ve kurumların mesleki özünde muhalefetlik vardır.
Gazeteci, hali hazırda muhaliftir.
Gazeteci, siyasi bir oluşumun ya da politik bir duruşun tarafı değildir, değildi.
Ülkemde, yaşadığım ilde 2023 yılında gazeteciliğin geldiği nokta, yukarıda yazdıklarımın tam tersi istikametinde ilerlemekte.
Tabi bu duruma öyle hemen gelmedik.
Devleti yönetmek için iktidara gelen siyasiler, bu denli uzun iktidarda kalmanın sırrının basın yolundan geçtiğini anladıkları gün, basın da kabak gibi ikiye bölündü.
Bundan tam 90 yıl önce ne demiş Joseph Goebbels: “Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.”
Toplumun her alanda bilinçlenmesini istemeyen, hangi siyasi görüş olursa olsun bu zihniyet ile kendi istediği gibi bir toplum yaratabilmekte.
Öyle ki 1991 yılında Amerika, Körfez Savaşı’nı başlatabilmek için kendi toplumunu ikna etmek için çok uğraşıyor. Fakat Amerika’daki savaş karşıtı halkı bir türlü ikna edemiyor.
Basın tam da bu halkı savaşa ikna etmek için Kanada açıklarında batan bir petrol tankerinden denize sızan petrolü ve sahilde petrole bulanmış balıkçıl kuşunun çırpınışlarını, Amerikan kamuoyuna “Saddam petrol kuyularını vuruyor. Doğal yaşamı katlediyor” diye servis ediyor.
“Savaşa Hayır” diyen Amerikan kamuoyu, sahilde petrole bulanmış balıkçıl kuşunun haline üzülerek Amerika’nın Körfez Savaşı’na dâhil olmasına onay veriyor.
Basının gücünü bilen tüm siyasetçiler, iktidara gelince basını ya susturmayı ya da yanına çekmeyi her zaman ilk icraatları olarak görmektedir.
Ne zaman bu durum değişir bilinmez canlar.
Ama bildiğim tek gerçek vicdanlı, tarafsız, mesleki namusu vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmamış basın emekçilerine her zamankinden çok ihtiyacımız var.
Ülkemde muhalif diye nitelendirilen basın da, yandaş diye nitelendirilen basın da, basın etik ve ahlak kurallarından çok uzak bir görüntü içindeler.
Bir tarafa bakıyorsun her şey güllük gülistanlık, “Amerika bizi kıskanıyor.”
Diğer tarafa bakıyorsun, felaket senaryolarının ardı arkası kesilmiyor, ülkede hayat durmuş.
Her ikisi de basın dışında iyi bir propaganda aracına dönüşmüş.
Bunca toz duman durum içerisinde elbet mesleğini en iyi şekilde icra eden ve sayıları her geçen gün azalan cesur namuslu gazeteciler var elbette.
Kimisi cezaevinde, kimisi hunharca katledildi, birçoğu işinden, aşından edildi. Kalanlar da zar zor hayat mücadelesi vermekte.
Mobbingler, sansürler, akrediteler neler neler?
Oysa adalet gibi basın da elbet bir gün bu sansürcü düşünceye lazım olacaktır.
Her makamın, mesleğin geçici olduğu dünyada, geçici olmayan tek gerçek gerçeklerin bir gün gün yüzüne çıkmasıdır.
Tarihin notlarında gazeteciler için ayrılan bölümde, ya yalaka, vicdansız, sabun gibi kaygan, güce göre hareket eden bir gazetecisindir ya da tarih yazan gazetecisindir.
Gazeteci, insan ve insanlığının değerini koruyan kişi olmak zorundadır.
Hepinizin kirpiklerinden öperim.
Kalın sağlıcakla.
Hepimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Kutlu olsun.
Yorum Yazın