Yok, anam babam yok!
Bizim her işimiz eksik, istikrar desen semtimize uğramıyor.
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ilk maçta Gürcistan’ı yenince A Milli Futbol takıma bir haller oldu.
Bu istikrarsız durum ülkemiz insanının bir yaşam felsefesi olduğu için her alanımıza sirayet ediyor.
İşleri iyi giden, biraz cebi para görenin yürüyüşü değişiyor.
O ya da bu nedenlerden fakirlikten orta halli bir yaşama terfi eden işçi, onca zor zamanında yanında olan başta eşini, sonra dostlarını değiştiriyor.
Siyasetin kötü gidişinden medet bekleyen halk, ilk sandıkta değiştirdiği, umut beslediği acer belediye başkanını seçince,
Acer başkan ya da milletvekili kendisini seçen halkını tanımıyor.
Ülkemde memur olmak için araya onlarca torpil koyan memur adayım, memur olunca yılın 365 gününde 150 gün ancak çalışıyor.
İngiltere Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası’na sadece 75 kişilik bir kafileyle katılırken,
Tasarruf tedbirlerinin uygulandığı ülkemde A Milli takımımızın kafilesinde yaklaşık 680 kişi Avrupa Şampiyonası’na katılıyor.
A Milli Takımımızın İtalyan Teknik Direktörü Vincenzo Montella’ya doğum gününde 750 bin TL’lik saat hediye ediyoruz.
Kısaca belki yerleşik düzene geçmiş olsak da beyinlerdeki göç hala çadır yaşantısından ibaret.
Günü kurtar anı yaşa, tesadüfen olursa bir şeyler olur.
İşin ilginci bizlere yardımcı olsun diye getirdiğimiz elin İtalyan’ını da kendimize benzetiyoruz.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz canlar...
Özetle, hayat pahalılığından otele gidemeyen yurdumun insanının 35-40 derecede çadır tatiline rağbet gösterdiği bu günlerde,
Tasarruf tedbirlerinin sadece halka uygulandığı istikrarsızlık abidesi ülke yaşantımızda,
A Milli Takımımızın bize yaşattığı rezillik, bir gün sosyal medyada ve benim nacizhane köşemde futbol hatıralarımızda tozlanıp gidecek.
F grubundan çıkar mıyız derseniz, çıkmazsak büyük ayıp olur da,
Şampiyonada ilk 16’ya kalsak bu göçebe kafayla 2 maç daha izleriz hepsi bu olur.
Anne Babalar Bir Bardak Suya Hasret Gideceksiniz Haberiniz Ola
Geçtiğimiz hafta sosyal medya ve internet bağımlığı ile ilgili bir haber yaptık.
Haberimiz ulusal basında geniş yer buldu.
Haberi hazırlarken internet ve sosyal medya bağımlılığının ne derece korkunç boyutlarda olduğunun aslında farkındaydık.
Yine de bu durumu vatandaşın gözünden görelim istedik.
İnternet ve sosyal medya çılgınlığı kırmızı alarm veriyor.
Hadi belli bir yaş, iş, ekonomik bağımsızlığını kazanmış insanların sosyal medyada bir arayış içinde olması beni çok da rahatsız etmiyor,
O beğenilme, alkışlanma, sevgi pıtırcıkları kalpler, 40’ından sonra azanları mutlu ediyor tamam da,
Bu çocukların hali ne olacak analar babalar?
Henüz 2 yaşında eline telefonu vererek kendinizden uzaklaştırdığınız o çocuklardan nasıl bir bekleyiş içine gireceksiniz?
‘Aman şurada oynasın bana bulaşmasın’ derken, bu çocukları dünyaya getirmeden önce hiç mi korunma yöntemleri hakkında bilginiz yoktu?
Eşiniz ile tek başına takılıp hayatın tadını çıkartırdınız,
Çocukları neden 5 dakikalık zevkinize alet ettiniz?
Elinde telefon, tablet ya da bilgisayar karşısındaki çocuğunuzun geleceğini nasıl şekillendirmeyi düşünüyorsunuz merak ediyorum.
Bakınız bir bardak suya hasret gideceksiniz, haberiniz olsun.
Bu çocuklar o tabletin başından kalkıp size bir bardak su vermez ki bu en masumu.
Hele bir de telefonu elinden alın da bakın başınıza neler geliyor görün.
Zor günler geride kaldı, daha zor günlerde buluşmak üzere,
Kalın sağlıcakla,
Hepinizin kirpiklerinden öperim.
Yorum Yazın