Hepimizin cinleri tepesinde, en ufak bir şeyde tepemiz atıyor.Son dönemlerde yaşadığımız intihar ve cinayet olayları bulaşıcı bir hastalık gibi çoğaldı. Eskiden dara düşenle, dertleriyle boğuşanla , özellikle gençlere göz kulak olur, gençliğin getirdiği hataları telafi için çocukluk ile erişkinliği bağlayan köprüde gençler ile yakından ilgilenirdik. Şimdi ‘‘Ne halin varsa gör’’ deniliyor.Aksaray'da belki de en çok değerlendirme yapılması gereken konu sıkça yaşanan intihar olayları. İntihar olaylarının yanı sıra işlenen cinayetler ve özellikle son olay.Bu konular çok netameli konular ve bu nedenle herkesin üzerinde çok dikkatle görüş bildirmesi gerekiyor. Oysa yaşanan her olayda tanık olduğumuz gibi büyük bir özensizlik almış başını gidiyor. Sosyal medya aracılığı ile yapılan yorumlar yönlendirici bir mahiyet kazanıyor.Tam manası ile vakıf olmadığımız ve yaşananları hissedemediğimiz olaylar karşısında sosyal medya üzerinden çeşitli söylemlerde bulunuyor, çeşitli tartışmalara giriyoruz. Sosyal medya kullanıcıları olarak kişisel hesabımızdan şiddetin yayılmasına katkıda bulunuyoruz.Şiddet haberlerinin cazibesi ile gaza gelerek başkalarını da etkileşim altına alıyoruz. İyi niyetten şüphe yok, vicdani olarak herkesi duyarlılığa davet etmek amacımız ama kan donduran olayları izledikçe ve paylaştıkça şiddeti kanıksar hale geliyoruz. Farkında olmadan özellikle gençlerimiz kötü etkileniyor.Uyandıklarında yüzlerini bile yıkamadan internete giren gençlik, vahşet sahnelerini çok sıradan olarak görüyor. Sadece gençler değil toplum olarak hepimiz o kadar duyarsızlaşmışız ki olaylarda incelemeye aldığımız tek şey vahşetin, şiddetin insan bedenindeki tahribatı üzerinde ki sonuçları.Yaşanan üzücü olaylarda insanların bir ailesi olduğunu da unutuyoruz. İnsanlar, ne olursa olsun sevdiklerinin ardından merhametsizce yapılan bu yorumları okumak istemez.Tabiî ki bir savunma değil yaşanan sonuçlar ama olmadık şeyler üzerinden nemalanırken toplum olarak vahşet ve dehşeti paylaşmanın olası fayda ve zararlarını düşünmemiz gerekir.Değişen toplum düzeni içerisinde "Üzüm üzüme baka baka kararır" atasözünden yola çıkarak insanlığın yitirildiği olaylar üzerinden ahkam kesmeyelim. Oturduğumuz yerden elimizdeki kahvemizle , sosyal ağlardaki bu tartışmalar üzerinden toplum sağlığımızı kurtarabilmemiz mümkün değil. Bu nedenle bilinçli, mantıkla, duygularımıza kapılmadan , kitle psikolojisiyle hareket etmeden duyarlılığımızı göstermeliyiz. Sevgiyle Kalın..
Dilek Eyüboğlu
- FacebookSayfayı Beğen
- TwitterTakip Et
- YoutubeAbone Ol
- InstagramTakip Et
- LinkedinTakip Et
- RSSServisleri