Kuvvetler ayrılığı ya da güçler ayrılığı…
Son yıllarda duymayı unuttuğumuz bir söylem ve kavram değil mi?
Adil bir yönetim için güçler ayrılığı yani yargının tamamen bağımsız olması gerekir der literatür.
Hatta bizim güzel Anadolu’muzda da
“Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir. Temele taş bulmak gecikebilir. Devlete baş bulmak gecikebilir.
Adalet gecikmez tez verilmeli.”
Söylemini, türküsünü söyler dururuz.
Bakınız bugün size pek de lazım değilmiş gibi görünen adaletin kantarı bir gün sizi tartar.
Ülkemizde örneği çoktur.
“Efendim öyle diyorsunuz da kanunlarımızda suçların karşılığı olan ceza maddeleri açık, net. Ne yapalım biz de kanunlara göre hareket ediyoruz” serzenişini duymaktayım.
Hafta sonu sosyal medyada dolaşırken karşıma çıkan Av. Ahmet Barış’ın kardeşi Burhan Barış’ın eşi ve 2 çocuğu ile yaşadıklarını izlerken kanım dondu.
Avukat Ahmet Barış, kardeşinin başından geçen olayı, dehşeti, vandallığı 8 dakikalık bir videoda anlatıp bir de üstüne adli süreci aktardı.
Üzerinde Adalet Sarayı yazan binada adaletin nasıl, ne şekilde dağıtıldığını Avukat Ahmet Barış dahil hepimiz sorgular olduk.
Olmazzz! Bakınız, illaki bir olay bizim başımıza gelince farkına varacağız.
Bir hakim, savcı, böylesi bir vandal grupla karşılaşınca ya da onların yakınlarının başına böyle olaylar gelince mi vandallar tutuklanır?
Ülke genelinde adliye saraylarında verilen birçok kararı eleştiren Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yüzüne kezzap dökülen Berfin Özbek Davası’nın kararından sonra bir açıklama yaparak tüm yargı dünyasına “yasa maddelerine değil, vicdanlarına kulak vermeleri” çağrısında bulunması, yansıttığı hukuk anlayışı bakımından başlı başına bir değerlendirmeyi gerekli kılıyor.
Sayın Cumhurbaşkanın birçok kararda sıkça açıkladığı bu söylemlerini hepimiz yakından takip ederiz.
Ben Avukat Ahmet Barış ve abisini tanımam.
Aynı ilde yaşamamıza rağmen hiçbir teşrifi mesaimiz de olmadı.
Avukat Ahmet Barış’ın sosyal medya hesabından kardeşi ve ailesinin başına gelenleri ve sonraki süreci anlatmasından sonra ben de biraz araştırdım.
Yaşanan vandallık, her iki tarafın iddiaları ve tutulan tutanaklar, ifadeler, falan filan…
Sonuç; Avukat Ahmet Barış’ın iddia ettiği gibi vandallar bir taraftan şikâyetlerinden vazgeçmeleri için aileye aba altından sopa gösterirken, diğer taraftan ‘olay sadece mala zarar verme, başka, efem kanunlar böyle. Elde yeterince delil, tanık falan da yok. Bir orta yol bulalım’ diyor.
İnanın canlar polisi, jandarması başta olmak üzere vatandaşlar bu adli ve adalet sürecinden çok dertli.
“Biz yakalıyoruz, arka kapıdan çıkıyor” söylemlerine lütfen kulak verin.
Tabii ki hukuk çerçevesi içinde verilen kararlar dışına çıkmanızı kimse istememektedir. Ama hepiniz bilirsiniz ki
Anayasa’nın 138’inci maddesi açık bir dille “Hâkimler görevlerinde bağımsızdır; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak VİCDANİ kanaatlerine göre hüküm verirler” diyor.
Kalın sağlıcakla.
Hepinizin kirpiklerinizden öperim.
Yorum Yazın