Siyâsetin her geçen gün kızıştığı,siyâsi yorum ve tahminlerin kesilmediği,totoların havada uçuştuğu Aksaray siyasetinin biraz dışına çıkıp, 63 yıl öncesi bir hâtıraya gidelim bu hafta.Öyle bir hâtırâ ki her okumada insanın kanının donduğu, ecdâda saygısı ve muhabbeti olanların gözyaşlarınına hakim olamayacağı gurur ve elem dolu bir hatıra.Bu vesile ile Aksaray kargaşa siyasetine mola verip bir nebze nefes alalım.Ekseriyetle alıntı olan bu hatıranın dehşetengiz ve vakar dolu muhtevasından ve tesirinden dolayı sizlerle paylaşmak elzem oldu…Merhum Adnan Menderes, 1952 yılında NATO toplantısı için Fransa'ya gider. Bir ara Paris büyükelçisini yanına çağırarak; "Osmanoğulları ailesinin Paris'te yaşıyor olması gerek. Bunlar ne yer, ne içer, ne ile geçinir?" diye sorar. Büyükelçinin aile hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığını gören Menderes, büyük bir hiddetle ; "Sana 24 saat mühlet! Ya Osmanlı ailesinin adresini ya da istifanı getir" . Bir müddet sonra büyükelçi elinde adresle gelir. Osmanoğulları ailesinin ziyaretine giden Menderes, gördükleri karşısında çılgına döner. Devlet-i Aliye'nin Ulu Hakanı Sultan Abdülhamid Han'ın 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar.Menderes gözyaşlarını tutamaz. Şefika Sultan'ın ellerine sarılır ve; "Anne ne olur affet bizi, geç geldik" der. Ayşe sultan sürgünden otuz yıl sonra gördüğü bu vatan evladına; "Sen kimsin"? diye sorar. Menderes de; "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım" der. "Ben başbakanım" sözünü duyan koca sultan sevinçten öyle bir çığlık atar ki kalbi duracak gibi olur, bayılır. Menderes Türkiye'ye döner dönmez doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a çıkar."Osmanlı hanımlarını bulaşık yıkarken gördüm. Onların Türkiye'ye dönmeleri için af kanunu çıkaracağım" der.Celal Bayar da; "Adnan Bey sus! Sakın bu konuyu bir daha başka yerde açma, silahlı kuvvetlerin içindeki cunta Türkiye'de ihtilal yapar" der. Menderes cebinden çıkardığı mektubu masanın üzerine bırakarak dışarı çıkar. Mektupta şunlar yazılıdır: "Analarının Fransa da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim. İmza;Adnan Menderes."Menderes'in istifadan vazgeçmesi için epeyce uğraşılır ve ailenin yurda dönmelerine izin verilmesi şartıyla Menderes istifadan vazgeçer. İstanbul'a dönenler arasında Sultan II. Abdülhamid'in hanımı ve kızı da vardır. Bir sabah erken saatte İstanbuldaki evlerinin kapısı çalınır. Kapıyı Abdülhamid'in kızı Ayşe Sultan açar. Gelen kişi Menderes'tir. "Şayet kabul buyururlarsa Valide Sultan'ı görmek isterim" der. Bu ziyaret esnasında Şefika Sultan birden merhum başvekili çıkaramaz ve kızı Ayşe Sultan kendisine yardımcı olur,"Anneciğim Türkiye Cumhuriyetinin Sadrazamı ziyaretimize gelmiş’’diyerek hatırlatır. Elinde tespihiyle Menderes'i karşılayan Şefika Sultan; "Berhudar olasın evlâdım, hoş geldiniz." der. Başbakan da; "Teşekkür ederim Valide hazretleri; hoş bulduk." demesinden sonra Şefika Sultan; "Beyefendi, niçin önceden haberimiz olmadı? Böyle, hazırlıksız ve gâfil avlandık" der. Menderes de; -"Zararı yok efendim. Bendeniz elinizi öperek hayır duanızı almak ve bir ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek için geldim" der. Ayrılırken daha sonraları Yassıada da onun da hesabının sorulduğu banknot dolu bir zarf bırakır.Seni saygı ve rahmetle yâd ediyoruz. Sana boşa kahraman denmemiş. Mekânın Cennet olsun..
Oğuzhan Osmanoğlu
- FacebookSayfayı Beğen
- TwitterTakip Et
- YoutubeAbone Ol
- InstagramTakip Et
- LinkedinTakip Et
- RSSServisleri