Zor zanaattır şu gazetecilik.
Her 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde en tepeden aşağı her kesim,
Gazetecilik mesleği ve bu mesleği yapanlar hakkında yere göğe sığmayacak ne kadar güzel sözler varsa 10 Ocak sabahından akşamına her platformda paylaşır.
10 Ocak sabahından akşamına gazeteciler hakkında yazılan sözlere, verilen davetlerdeki konuşmalara bakıldığı zaman,
Gazetecilik mesleğini yapanlar, yöneticilerimizin en çok sevdiği yakın çalışma arkadaşları olarak görünürken,
Saatler 00.00’ı vurduğu zaman birden kül kedisinin akıbetine dönüyor.
“Gazeteciler şöyle fedakârca işini yapıyor, böyle toplumun dördüncü gücü,
Demokrasimizin şöyle de vazgeçilmezi, halkı aydınlatmak için çalışıyorlar,
Sizin eleştirileriniz bize yön veriyor, sizlerin sayesinde bizler gerçekleri görüyoruz, bizi eleştirin bizi denetleyin” falan filan...
11 Ocak olunca,
‘Gel bakim gazeteci, sen bu haberi niye yaptın?’
‘Al bunu al al, şu gazeteci fazla eleştirmiş bunu susturun, aha bu bizim kurum için haber yazmış bunu sindirin...’
Gazeteci, “Efendim dün demiştiniz ya ‘bizi eleştirin kamuoyunu aydınlatın falan” diye,
‘Ha evet demiştik de ya arkadaş o sözler o güne özel sözlermiş, kopyala yapıştır yapmıştık.
Siz de gerçek sandınız he mi?’ yanıtını alır.
Canlar, dünyanın neresinde olursa olsun gazetecilik mesleği gerçekten çok zordur.
Ülkemizde gazetecilik mesleği diye bir şey kaldı mı diye sorguluyoruz.
Her meslekte olduğu gibi bu mesleğin de tabii ki suyunu çıkaranlar var.
Gazetecilik mesleğinin adını kullanarak gerçekte bu mesleği yapmaya çalışanların,
İtibarlarını yerle yeksan edenlerin yüzünden,
Siyasilerin kendi şakşakçı basın kuruluşlarını oluşturma çabalarından,
Gazeteciler üzerinde artan baskılardan sıkılıp suya sabuna dokunmadan bu mesleği yapmaya çalışanlar,
Mesleğini, kalemini 3-5 kuruşa satanlar,
Siyaset ve STK’ların üçe beşe bölünmüş gazeteciler üzerinden rahat rahat hükümlerini sürmeleri falan filan derken,
Gazetecilik mesleği iyice çığırından çıkmış, fireni patlak kamyon misali bayır aşağı gidiyor.
Bu durumun bu hale gelmesinde hiç şüphesiz bizim meslek büyüklerimiz ve meslek örgütlerimizin de emeği çok büyük.
Aksaray gibi orta ölçekli bir ilde 10 süreli yayın yapan gazete,
Bunun 3 haftalık 1 TV kanalı, 5 radyo, iyisinden 15 tane de haber sitesi olduğu düşünülürse toplamda 30 yayıncı kuruluş olsun rakamlar eksik olabilir,
İlde 12 tane gazeteciler derneği var.
Diğer iller de bizden farklı değil.
Hele hele Gazeteciler Federasyonu, konfederasyonu, birlikler falan gırla.
Benim cemiyet dahil bu gazeteciler cemiyeti konfederasyonu, birlikleri falan filan var ya,
Bunların hiçbiri bir işe yaramıyor.
Bu cemiyetin başkanları, ‘başkanım’ edasıyla ortalıkta dolaşmaktan başka bir şey yapmıyor.
Meslektaşlarının sorunlarıyla asla ilgilenmedikleri gibi, bu kadar gazeteciler cemiyetini karşısında gören,
Siyasetçisinden STK’sına kadar toplumun tüm unsurları, şaşkınlık ve sevinçle ellerini ovuşturarak hayranlıkla izliyorlar.
Öyle ya güçlü, tek çatı altında birleşmiş bir gazeteciler topluluğu görmektense,
Dağınık üçe beşe bölünmüş gazeteciler her kesimin işine gelir.
Ülkemizdeki ve ilimizdeki gazetecilerin bu hale gelmesinin yine en büyük suçlusu maalesef biz gazetecileriz.
Kalın sağlıcakla,
Hepinizin kirpiklerinden öperim.
Yorum Yazın