Hazreti Mevlana'nın yüzyıllar önce yaptığı,Konya'dan bütün dünyaya yayılan kutlu davete bu yıl icabet etmek nasip oldu. Tabii ki Konya'ya ilk defa gitmiyorum ama bu sefer sadece Hazreti Mevlana'yı ziyaret için çıkmıştık yola. Birbirinden haberi olmayan, dinleri, dilleri, ırkları, farklı binlerce insan sevgi ve hoşgörüyle tanışmak Hazreti Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri için oradaydık. Beni de çağıran Mevlana'yı ve Mevlevi kültürünü daha iyi anlamak gayretinde sıradan bir insan olarak vuslat gecesinde Mevlana Kültür Merkezi'ndeki anma etkinliklerinde yerimi aldım. Temelinde insan olan Mevlâna’nın fikirlerinin ışığında evinde kendi şahsımda yaşadıklarımı açık yüreklilikle paylaşmam gerekirse .Hoşgörü diyarı diye heyecanla adımladığımız gecede daha dakika 1, gol 1.. Kültür Merkezinin kapısında sabrı tükenmiş görevliler. Siz derdinizi anlatmaya yerinizi almaya çalışırken bir curcuna neyse ki nerede hizmet verdiklerini unutmayan görevliler imdadınıza yetişiyor. Girişte yaşadığımız olumsuzlukları nerede olduğumuzun farkında olma telkiniyle hoşgörü içinde yerimizi aldık. Çünkü gerçekten oradaki atmosferi ambiyansı yaşamak yakalamak istiyordum. Algılarımı her şeye kapatarak sahneye konsantre konuşmacıları dikkatle dinlemeye başladım. Hoşgörü ve diyalogun eksik olduğu gecenin başlangıcında dikkatimi programın akışında tutmam çok uzun sürmedi. Sahne düzeni, ses sistemi, ışıklar falan filan..Salonun her köşesini incelemeye aldım. Kalp gözüyle bakış açısından çıkmıştım tamamen. Gerçekten muazzam bir Kültür Merkezi yapılmış.Ruhuyla, bedeniyle, egolarıyla sonra insanlar her dinden her dilden insan topluluğu çok renkli.Herkes sabırsızlıkla konuşmaların bitirilip sema törenine geçilmesini bekliyor. Ortalıkta gezinenler, Telefon ile konuşanlar, öz çekim yapanlar, fotoğraf video çekenler vs.. Herkes kendi aleminde çünkü henüz sahnede bir şov yok. Çok özür dileyerek şov diyeceğim çünkü manevi bir atmosfer diye bir hava yok ortamda.Derken konuşmalar bitti beklenen an sema töreni için sunum yapıldı tabii sunumda sema töreni yapılırken uyarılar ve dikkate alınması gereken hususların altı çizildi. Semazenlerin sahneye çıkmaya başlamasıyla birlikte ortalık sessiz bir atmosfere bürünürken yüzlerce flaş patlamaya başladı bir anda.. Daha az önce ikaz edildiği halde.Bende kendi içimde kopmuştum artık . Törende Soldan, sağa kalbinin etrafında elleri havada dönen kaç semazen var diye saymaya başladım ve sağlama yapana kadarda epey bir süre saydım durdum. Sağlamayı yapınca dikkatim daha başka yönlere kaydı ve insanları izlemeye başladım.Ellerinde cep telefonları konum atanlar, anında paylaşım yapanlar, kamera kaydı alanlar, fotoğraf çekenler vs. Yani sahnede canlı olan töreni ellerinde ki telefon ekranlarından izleyen o kadar çok insan vardı ki fotoğraf çekeceğim kayıt yapacağım diye eminim hiç bir şey anlamadılar. Yapılan uyarılara kulak asan yok.. Çalan telefon zilleri, konuşanlar, alkışlayanlar.. Mevlâna'nın dediği gibi ; "insanı anlatmaya kalksam zaman biter, ama söz bitmez. Hayret makamında dünyevi gayretler içerisindeydik bir çoğumuz.O kadar insan arasında tabii ki ellerini açarak dua eden ve o maneviyatı sonuna kadar yaşayanlar vardı. Dünyevi her şeyden dikkatlerini çekebilmişlerdi helal olsun.."Kim olursan ol gel" diyen gönül adamının evine manevi yolculukta her nasılsak oradaydık tüm yalın halimizle. Hani kendi adıma benim anlatacaklarım özetle bunlar ama ne olursa olsun insan fark etmeden bir yerden sonra o huzura kapılıyor. Yani nasıl bir gözle bakarsanız bakın o yayılan ışık ve pınar sizi sarıyor. Ne olursanız olun sonunda huzur içinde sükun içinde çıkıyorsunuz içeriden . Bunu fark etmek bile ziyaretimin amacına hizmet etti. Sevgiyle Kalın… .
Dilek Eyüboğlu
- FacebookSayfayı Beğen
- TwitterTakip Et
- YoutubeAbone Ol
- InstagramTakip Et
- LinkedinTakip Et
- RSSServisleri