Sene 1983 çocuktuk, boy da kısaydı zaten. Okul ile evin arası yaklaşık bir kilometreydi.
Kardeşim ile boyumuzu aşan karın içinde bata çıka eve ulaşmaya çalışıyorduk.
Bir de köpek peydaoldu bize. Hava kar yağışından dolayı oldukça güzel.
Köpek oyun derdinde, biz eve ulaşmanın telaşında. Köpekle oynaşa oynaşa eve zar zor ulaşmıştık.
O gün bugündür çok kar yağışına tanıklık ettik ömrü hayatımızda ama…
Hafta sonu İlimiz ve bölgesine 36 saat boyunca aralıksız yağan karın yoğunluğuna daha önce hiç şahitlik etmediğimizi hatırladım.
Kar yağışı başladığı andan itibaren yollardaydık.
Gece 24.00’te Konya yolu Yeni Kent Kasabası’nda başlayan yolculuğumuz, 02.30 da Ekecik dağı eteklerinde,03.50’de Aksaray Merkez Ulu Cami önünde devam ederek, 04.00’te Çorbacım’da son buldu.
Bu zaman diliminde sizler evlerinizin en yüksek sıcaklık derecesinde pencerenizden kar manzaraları izlerken Valimiz Hamza Aydoğdu’nun Koordinasyonunda İl Özel İdaresi Ekipleri, Jandarma, İl Emniyetimiz ve AFAD ekipleri 24 saati aşkın bir süre uyumadan, karla birlikte gelen sorunlara anında müdahale etti. Yurttaşların sevgilerine mashar oldular.
Aralıksız yağan kara rağmen, neredeyse sıfır sorunla karla mücadele edenlerin yüzlerinde soğuktan kızarlıklıklar,gözlerinde uykusuzluktan kısılmalar olsa da ekiplerin enerjileri çok yüksekti.
Buradan Çıkarılacak Derse Gelınce…
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düşüncesiyle görevini sırça köşklerde, şömine başında telefon talimatlarıyla yapmayan ve
İşçi parkasını giyip, sahada onlarla omuz omuza çalışan yöneticileri, yanında görenlerin
Şevkinin, çalışma azminin, motivasyonlarının nasıl yüksek bir enerjiye dönüştüğünü,
Karşılığında da şartlar ne kadar zor olursa olsun başarının kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gözlemledik.
Ekip Başı, çok önemli…
Yaratıcıya Ne Kadar Teşekkür Etsek Azdır…
Ocak Ayının 10’u falandı Genç Gazeteci Kemal Onur Atalay’la sabah sohbet ediyoruz.
Ortada bir tane kar, yağmur yok… ‘Ne olacak böyle’ diye dertleniyoruz kendi aramızda.
“Nasıl olsun ey Oğul” dedim.
Ahlaksızlık, sapkınlık, çarpıklık, kul hakkı, dedikodunun alıp yürüdüğü böylesi bir ortamda;
Beti bereketi kalmadı dünyanın.
Hastalıklar, hasta beyinler,
İnsanın insana verdiği zarar, doğanın hunharca katliamı…
Her geçen gün artarak devam eden riyakârlık…
Sosyal medyada dürüstlük abidesi geçinip, gerçek hayatta ne olduğu belli olmayanlar derken…
Rahmeti ve bereketini her ne olursa olsun üstümüzden esirgemeyen, yine yüzümüze güldü…
Canlar
“Karıncanın rızkını veren bizleri asla unutmaz” sözünü biliriz.
İnanın yaşanan onca sorun, sıkıntı ve kuraklığın birçok sebeplerinden sadece bir kaçını yazdım.
O yüzden Yaradana ne kadar teşekkür etsek azdır…
Kalın sağlıcakla!
Hepinizin Kirpiklerinden Öperim!
Yorum Yazın