Beklenen gün geliyor. Türkiye’nin kaderini önemli şekilde etkileyecek referandum için sayılı günler kaldı.
Referandum günü yaklaşırken, Evet mi? Hayır mı? İyi kötü hepimizin oyu'nun rengi netleşmeye başladı. Önemli olan bir gıdım ümitlenmemizi sağlayacak, içimize su serpecek yaklaşımların siyasi kanattan gelmesi.
Yani başta cumhurbaşkanı olmak üzere tüm siyasilerin, sadece kendi seçmeniyle değil tüm vatandaşlarla yakınlık kuracak, tüm medyayla diyaloga girecek, tüm sivil toplum kuruluşlarına eşit mesafede olacak, muhalif, solcu, ulusalcı vs. tüm kesimlerin derdini anlayacak, tüm şikâyetçilerle, endişelilerle empati kuracak bir tavır ortaya koymaları...
Yıllardır yazıyoruz, insanlara “şucu bucu demeyin, siyaset uğruna kimseyi hedef göstermeyin, bir milleti ayırmayın” diye ama anlaşılan o ki hala insanları birbirine karşı kutuplaştırmanın tehlikelerine uyanılmadı.
Vergisini veren, suç işlemeyen bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının siyasi görüşü ne olursa olsun devletin gözünde eşit olması gerekir.
Hâlâ “onlar”, “biz” diye bölmenin, başka fikirden, başka hayat tarzından olana “Bilmem ne” diye isim takmanın derdiyle siyaset yapılıyor. Siyaset yapmak, oy artırmak için vallahi değmez.
Göreceli olarak ne Özal'lar, ne Demirel’ler, ne Ecevit’ler ne Çiller’ler, ne Erbakan’lar, ne Erdoğan’lar... Açılan partiler, birleşen partiler, milleti peşinden sürükleyen partiler, saman alevi gibi parlayıp sönen partiler, bölünen partiler, yok olan partiler... Neler gördük geçirdik.
Allah nasip ederse en az bir bu kadar daha yaşayıp bir o kadar daha göreceğiz. Âmâ hiçbiri bizi kutuplaştırmanın ötesinde bir siyaset yürütmedi.
Sonraki günlerde de siyaset tersi bakış açısıyla sürdürülseydi hayatımız bambaşka olurdu. İşte o zaman biz birbirimizi itip kakmayı bırakıp, hakiki problemlerimizi elbirliğiyle çözmeye başlayabiliriz.
Siyasi partileri çok da ciddiye almayın. Milletçe el ele hangisi daha demokratik, daha mantıklı, daha iyi bir yönetim formülü gibi geliyorsa, ona göre karar verelim" İçi boş sloganlarla, cast ajansı yüzlerinin peşinde hareket etmek yerine, geleceğimize siyasilerin yön vermesine değil millet olarak aklımızı kullanarak biz yön verelim.
Bu referandum siyasetin ve partizanlığın ötesinde geleceğimize yön vereceğimiz bir seçim olacak. Durup düşününce kendimize göre kararımızı vermiş olsak da, beyinler allak bullak rasyonel olarak vereceğimiz kararla devletimiz, milletimiz adına daha güzel bir Türkiye için, rüyaların gerçekleşme ihtimali yükselir.
Sevgiyle Kalın..