Dilek Eyüboğlu

Dilek Eyüboğlu

Mail: dilgeeybl@gmail.com

Cumhuriyet

Yüzyıla giden "Yeni Türkiye"  bir "Cumhuriyet"

Cumhuriyet Bayramımızın 93. yıldönümünde" Başkanlık" sistemini içeren yeni Anayasa teklifi ve bayram üzerindeki tartışmalar.

Durmaksızın değişen dünya güç dengeleri içinde  dönüşürken, toplum olarak buna da  uyum sağlıyoruz. Cumhuriyetle “kulluktan vatandaşlığa” geçen bir millet olarak  “demokrasi de bizim, cumhuriyet de bizim.”

Bugün  cumhuriyetin eskidiği söylenerek  değiştirmek için mücadele ediliyor olsa da  cumhuriyet kavramı hala bizim için çok şey ifade ediyor.

Cumhuriyetin ilanıyla noktalanan Milli Mücadele bugünkü sınırları çizildi. Milli Mücadele'den sonra Mustafa Kemal'in ve onu destekleyen Büyük Millet Meclisi'nin gerçekleştirdiği devrimler, çağdaş, laik bir ülke olmanın yollarını açtı.

Yeni Türkiye yolunda  tamamen kendine özgü bir modelle Başkanlık sistemi üzerinde yol alırken hatırlatmakta fayda var.

Cumhuriyet kolay ilan edilmedi.

Bugün  cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nasıl ki attığı her adımda halkın desteğini alıyor, Mustafa Kemal Paşa 'da  Milli Mücadele döneminde attığı her adımda halkın desteğini sağlamaya çalışmıştı. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılması ile yeni Türk devleti kurulmuş oluyordu. Bu devlet milli egemenlik İlkesine dayalı idi.

Cumhuriyetin 93. yıldönümünün de , savaş iklimi içinde, bu yeni başlangıç aşamasında bugünün Türkiyesi’nde cumhuriyeti, devleti veya toplumu eleştirirken haksızlık yapmamak gerekir ama hiç bir şeye sıfırdan başlayamayız.

Bu başlangıca en çok şüpheyle bakanlar arasında biri olarak sadece niçin Başkanlık  sistemi? bunu bilmez öğrenmezsek bu ülkenin bütünlüğünü, birliğini nasıl koruyacağız.

Tarih bir önceki devirden kopuş ve bir öncekinin sürekliliğidir. Bunu unutmamalıyız.

 Bu refleksle bayraklar yükselterek Cumhuriyet bayramını kutlarken   paylaşmak istedim. Çağdaş, laik bir yaşamı, Atatürk devrimlerini unutmamalıyız.

CUMHURİYET

"Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir. Oysa cumhuriyet fazilettir."

Mustafa Kemal Paşa, 1923'te cumhuriyet ve yeni anayasa hazırlıkları sırasında okuduğu İsmail Hakkı Babanzade'nin kitabı "Hukuk-i Esasiyye" ("Anayasa Hukuku") kitabında, bu Fransız düşünürün görüşleriyle karşılaşmış ve ilgilenmişti. (Bkz: Gürbüz Tüfekçi, "Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar", T. İş Bankası Yayınları, 1983)
Kitabın 115. sayfasında şöyle yazıyordu:
"Montesquieu'nün hükümet şekillerine ilişkin olarak ortaya koyduğu kural şudur:
Kavimler başlangıçta bir tek kişinin gücüne bağlıydılar, ki buna 'despotizm' denir.
Daha sonraları ise yalnız kendi yaptıkları yasaya uyarlar, ki buna 'cumhuriyet' denir."
Gazi, bu cümlelerin yanını işaretledikten 119. sayfada rastladığı bir cümlenin altını çizmiş ve yanına çarpı konmuştur. O cümle şudur:
"Cumhuriyet ve demokrasileri yaşatan genel kural, siyasal fazilettir."
Çankaya Köşkü kütüphanesinde 620 kayıt numarasıyla korunan bu kitapta   Gazi'nin düştüğü notlar, altını çizdiği satırlar, onun cumhuriyeti neden bir fazilet rejimi olarak gördüğünün de kanıtıdır.
119. sayfada altı çizilen bir satırda şu teşhis yazılı:
"Bir devletin baştaki yöneticilerinin çoğu namussuz olsun da, aşağı tabakada bulunanlar iyi adam olsunlar; bu güçtür."
Aynı kitabın 25. sayfasında şu notun altı çizilmiştir:
"Anayasa, hukuk kuramlarına bütünüyle uyabilmek için bir ulusal meclisten çıkmış olmalıdır."
Bu paragrafın yanında Gazi'nin el yazısıyla yapılmış bir hesap vardır:
"1923-1789=134"
Gazi, kitabı okurken Türkiye'de devrimin ne kadar geciktiğini hesaplamıştır:
134 yıl...
Fransız Devrimi'nden bu yana Türkiye'nin kaybı, neredeyse 1.5 asırdır.

Cumhuriyetin kuruluş felsefesi
"Anayasa Hukuku" kitabındaki bazı satırlar, cumhuriyetin kuruluş felsefesine ilişkin olarak bugüne de ışık tutuyor.
Örneğin 189. sayfada Norveç'te kadınların erkeklerle eşit oy hakkına sahip oldukları, İngiltere'nin de bu konuda yoğun çalışmalar yaptığı yazılıdır.
Türkiye, bu konuda İngiltere'den de erken davranacaktır.
172. sayfada "insanların kendi cinsleriyle topluca yaşamaktan başka çareleri olmadığı" belirtilmiştir.
Gazi bu satırların yanını kalın çizgilerle işaretlemiştir.
Aynı paragrafta şu da yazılıdır:
"Zorba hükümetler, ne şekilde olursa olsunlar, payidar olamaz, ayakta kalamazlar. Özgür bir ülkede ise yasalara uymak koşuluyla hükümetin buyruklarını eleştirmek de kınamak da caizdir."
Gazi'nin altını çizdiklerinden biri de şudur:
"Özgürlük sınırları ne kadar geniş tutulursa, hükümet o ölçüde sağlam olur." (Sayfa 109)

"En kuvvetli zamanımız"

Gazi Mustafa Kemal  bu kitapları okuduğu dönemde, 1923'ün eylül ayında arkadaşlarını odasına çağırdı ve cebinden çıkardığı bir notu okudu:

"Fransız Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür."
Arkadaşlarına "Bunu dün akşam Fransız ihtilal tarihini gözden geçirirken not etmiştim" dedi.
"Cumhuriyet sözcüğünün bizde karşılığı ne olmalı?" diye sordu.
Kendisi Fransızca sözlüğe bakmış ve "cumhuriyet" kelimesinin "Halka ait olan şey" diye tercüme edildiğini görmüştü.
O sıralar yakın dostlarından bir komisyona, anayasa değişikliği için hazırlık yaptırıyordu.
Amaç, Anayasa'nın ilk maddesine "cumhuriyet" yazdırmaktı.
Ama en yakınları bile bunu erken buluyorlardı.
O buluşmada Yunus Nadi, "Bunu en kuvvetli zamanımızda yapmalıyız" deyince Gazi kalemini masaya vurdu ve dedi ki:
"En kuvvetli zamanımız bugündür!"

Kaynak: Muhtelif kaynaklardan karma .

Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun..

Sevgiyle kalın.. 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar