Zaman durduğu yerde ölümsüzlük başlar.
Aramızdan ayrılışının üzerinden 86 yıl geçse de ölümsüz fikirleri, bizlere armağan ettiği Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak nesiller, Ata’sını yine ölümünün seneidevriyesinin 86. yılında yalnız bırakmadı.
Devrimlerini, çok sevdiği milleti ve ülkesi için yaptıklarını unutacak kadar nankör ve cahillere inat,
Ata’mız ve silah arkadaşlarını bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor,
Onun yokluğunu her zamankinden daha çok hissediyoruz.
Atatürk ve onun devrimlerinden, kurduğu cumhuriyetten rahatsız olanların nesilleri iyice bir araştırılmalıdır diye düşünüyorum.
21 Haziran 1934 yılında kabul edilen soyadı kanunundan sonra gayrimüslimlere ağır vergilerin getirildiği yıllarda,
Ülkemizde yaşayan birçok gayrimüslim, soyadı kanunundan yararlanmak ve dönemin hükümetinin uyguladığı ağır vergilerden kurtulmak için çok ilginçtir;
Türk, Öztürk, Hacıoğlu, Sofuoğlu vb. soy isimleri alarak o dönemin ağır vergilerinden kurtulmayı başarmışlar.
Bu söylediklerimi sevgili okurlar, o dönemi anlatan sinema filmi “Salkım Hanım’ın Taneleri” adlı filmi izleyerek daha iyi anlayabilirler.
Salkım Hanım’ın filminin başrol oyuncuları Hülya Avşar, Zafer Alagöz...
Film; 1930’lu yılların sonu 2. Dünya Savaşı’nın Avrupa’yı kasıp kavurduğu yıllarda,
Genç Cumhuriyetin 2. Dünya Savaşı’nda olası ülkemize sıçraması haline hazırlığını anlatır.
Filmde o zamanlar Niğde’ye bağlı Aksaray’dan İstanbul’a göç eden Aksaraylı bir ailenin gözü açık kocasının gayrimüslimlerin mallarını nasıl üzerine geçirdiğini anlatırlarken,
İstanbul’da yaşayan gayrimüslimlerin ağır vergilerden kurtulmak için bu açıkgöz Aksaraylı ile yollarının kesişmesi çok güzel anlatılmıştır.
“Salkım Hanım’ın Taneleri”ni mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Özetle;
Birileri ısrarla bizim değerlerimize, atalarımıza, Atatürk’ümüze, geçmişimize sövüp sayıyorsa,
Geçmişlerinde kuvvetle muhtemel büyük bir sır ya da bozukluk vardır.
Oysaki Orta Asya’dan günümüze mecburi istikamet olan Anadolu’ya yürüyüşümüzde,
Alparslan’dan Osman Bey’e, Fatih Sultan Mehmet Han’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, 1000 yıllık varoluşumuzdaki ilk Türk liderden son Türk lidere kadar bizler sonsuz saygı ve sevgi ile gururlanırken,
Birilerinin Türklük kelimesi ve Türk liderlerden rahatsız olmalarının arkasında bir kuyruk acısı olduğu ay gibi net ortada parlamıyor mu?
“Atasını tanımayan it peşinde gezer” sözü tam da bu müptezeller için söylenmiş bir söz olarak karşımıza çıkıyor.
Vefasız nankörlerin tarihin tozlu sayfalarındaki dedelerinin vatan hainliğini ibretlik derslerde tarihin tekerrür etmesi için tanımaya devam ederken,
Hain dedelerinin, iş birlikçilerinin, İstiklal Mahkemeleri’ndeki akıbetlerini ve kimlerle iş birliği yaptıklarının yeniden yeni nesillere okutulması gerekmektedir.
Sadece bu da değil,
Ağrı başta olmak üzere Dersim, Diyarbakır isyanları ve o dönem İngilizler ile yapılan iş birliği ile bölgede kurulması düşünülen Kürt devleti çalışmaları, bölgedeki isyanlar,
Genç Cumhuriyetin ekonomik olarak nasıl bir sıkıntıya düşürüldüğü anlatılmalıdır.
Gelin bu tarafa; İstiklal mücadelesinde farklı bölgelerde işgalci kuvvetlerle iş birliği içinde olan Kuvâ-yi İnzibâtiye, sözde hilafet ordusundan haberiniz var mı?
Bugün Ata’sına ve onun mirasına ve değerlerine küfreden vatan hainleri, bunların torunlarından başkası olamaz.
Kalın sağlıcakla,
Hepinizin kirpiklerinden öperim.
Yorum Yazın