Aslında seçim ülkesi olan yurdumda 2023 Genel Seçimleri startı verileli bir hayli zaman oldu.
“Erken seçim oldu, olacak” derken
Yeni Seçim Yasası, barajlar, komisyonlar, Meclis’te çalışmalar son sürat devam ediyor.
Yurt genelinde yapılan taraflı, tarafsız tüm anketler mevcut Cumhur İttifakı’nın sürekli oylarında düşüş olduğunu gösterirken
Henüz cumhurbaşkanı adayı olmayan Millet İttifakı’nın seçimlerde nasıl bir yol izleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.
Adayı şimdiden belli olmasına rağmen anketlerde sürekli düşüş yaşayan Cumhur İttifakı’nın ve henüz adayı olmayan Millet İttifakı’nın anketlerdeki durumunun farkında mısınız?
Hal böyle olunca Millet İttifakı’nın adayının ne denli önem arz ettiği ortada.
Sanırım Millet İttifakı iktidar olacaksa adayını çok iyi belirlemek zorunda olduğunu kendileri biliyordur.
Ama Millet İttifakı’nın kendilerine şu soruyu sorması çok önemli,
“Biz İktidar Olmak İstiyor Muyuz?”
Geçtiğimiz hafta yerel bir televizyona konuk olan İYİ Parti İl Başkanı Faruk Ağır tamda bu konuya şöyle net ve güzel bir cevap verdi,
“Aksaray’da Millet İttifakı’nın iki ya da üç milletvekili çıkarması çok elzem değil, Biz iktidar olmalıyız.”
Faruk Ağır kısaca diyor ki “Önce iktidara giden yolda hepimiz üzerimize düşen fedakârlığı yapmalıyız.”
Siyasi geçmişinde iyi bir teşkilatçı olan ve genelde mutfakta çalışan Ağır,
“Siyasi partilerin en önemli unsuru iyi bir teşkilata sahip olmaktır. Özellikle Aksaray gibi illerde şahısların seçimlere katkısı vardır, ama teşkilatsız şahısların Aksaray’da seçilme şansı yoktur. Bizim ilimizde tek başına arkasından 25-30 bin oy getirecek adayımız, hiçbir siyasi partide yoktur” derken
“Genel siyasetin ve genel başkanların bizim gibi Anadolu Şehirlerinde ektisi büyüktür. Geri kalan kısım partilerin güçlü teşkilatlarının çalışma eseridir. Seçimde başarılar bu şekilde sağlanır.”
Yıllarca siyasetin mutfağında yetişen İYİ Parti İl Başkanı Faruk Ağır’ın verdiği mesaj açık ve netti.
“Siyasette ‘Ben’cillik olmaz ‘Biz’cilik olur.
Rama Zam
Bu sene de Ramazan ayına kavuşmanın sevincini yaşamak üzereydik ki
Vatandaşın çarşı, pazar ziyaretlerinde iftar ve sahur sofralarındaki alışveriş filelerinin durumuna baka kaldık.
Malum gıda sektöründe yaşanan zamlardan dolayı semt pazarları zaten boş.
Pazarcı esnafı dertli, mübarek gün sofrasına bir şeyler alamayan vatandaş apayrı bir dertli.
Pazarcı esnafı tezgâhtaki ürününe utancından etiketini koyamıyor,
Vatandaş kilolardan vazgeçmiş ihtiyacı olan domatesi, biberi, patlıcanı yarım kilo ya da tek tek alır olmuş.
Yetkililerimiz de televizyon ekranlarında “Milletin temel ihtiyaçlarıyla oynayanlara
Şöyle de yapacağız, böyle de pişman edeceğiz, cezaları pat pat indireceğiz” falan filan…
Uzun zamandır devam eden bu pahalılığa televizyon ekranlarında söylenen birkaç cafcaflı söz pek de etki etmiyor.
Neden etsin? Üretici, çiftçi diyor ki “Mazot olmuş şu fiyat, gübre, zirai ilaçlar üç kat zamlanmış ben ne yapayım?”
Aracı diyor ki “Biz evimize ekmek götüremez haldeyiz”
Pazarcı “Tezgâha zamlı ürünleri alıp üstüne kâr koymadan satar oldum” diyor.
Vatandaş asgari ücret zamlara gitti diyor.
Bunca sorunun üstüne üretici mahsulünün yüzde 80’ini yurt dışına gönderiyor.
Yetkili abilerimiz “Yakarım, yıkarım, basarım cezayı” derdinde…
Tarım ülkesi canım Türkiye’nin düştüğü hale bakınız.
Allahtan Ramazan Ayı bereketi ile geldi de eş, dost, konu komşular bir birine ikramlıklar göndererek bu ramazan ayını bu şekilde geçireceğiz…
Kalın sağlıcakla!
Hepinizin kirpiklerinden öperim!
Yorum Yazın