<p> Gün geçmiyor ki sosyal medyada akne ile ilgili bir haber çıkmasın. Evde kendi hazırlayacağınız karışımlardan, birtakım cihazlarla yapılan uygulamalara kadar çeşit çeşit tedavi alternatifleri konuşulup, yazılıp, çiziliyor. Kullandığımız sivilce ilaçları ile ilgili kulaktan kulağa birçok bilgi yayılıyor. Yine birbirimizden sık duyduğumuz cümleler var mesela “Cildimi tam temizleyemiyorum, ondan hep bu sivilceler oluşuyor”, “Yediklerim dokunuyor, her şey sivilce yapıyor” ya da “sürdüğüm şeyler yüzümü sivilcelendiriyor.” Sonuç olarak kafamız bu konuda sürekli karışıyor.</p>
Sivilcelerden bıktınız mı? Sivilceler hakkında doğru ve yanlış bildiklerimiz neler? Kurtulmak için neler yapmalıyız? Sivilce tedavisindeki gelişmeler neler? Tüm bunlara doğru yanıtları alabilmek ve doğru bildiğimiz yanlışları düzeltmek için akne konusunda yoğun deneyimleri olan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Pelin Koçyiğit ile akne konusunu enine boyuna konuştuk.
Sivilce (akne) Neden Oluşuyor? Sivilce Oluşmasının Yaşı Var Mı?
İnsanlarda erkeklik hormonu ergenlik döneminde artarak, yağ bezlerini uyarır ve hem büyümelerine hem de salgılarında artışa neden olur. Bu hormonlardan etkilenen yağ bezlerinin sık olduğu yüz, sırt ve göğüs gibi alanlarda akne daha sık görülür. Yağ bezleri, kıl-yağ bezi birimi denilen ünitelerin dışa açılan kanallarına salgılarını boşaltırlar ve bu kanal aracılığıyla sebum denilen yağ salgısı deriye ulaşır. Bu kanalda çeşitli nedenlerle tıkanıklık oluşması durumunda üretilen salgı kanal içinde birikmeye başlar. Bu biriken materyal yüzeydeki bazı bakteriler için çok uygun bir çoğalma ortamı oluşturur. Bu bakterilerin salgıladıkları bazı maddeler o bölgede iltihabi reaksiyonu uyarır. Tüm bu olaylar tablonun şiddetine göre sivilce bulgularının ortaya çıkmasına neden olur. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim ki akne oluşumunda ve şiddetinde temel belirleyici faktör genetik özelliklerdir. Bu genetik özelliklerle belirlenen deri yapısı ve hormonal faktörler bir arada akne tablosunun gelişmesine katkıda bulunurlar. Şunu belirtmek gerekir ki akne sadece ergenlik döneminin gelip geçici normal bir özelliği değildir. Dolayısıyla kendi kendine geçmesini beklemeden ki bu çoğunlukla iz bırakarak olur! Mutlaka doğru bir şekilde tedavi edilmesi gerekir.
Sivilcelerin Oluşmasında Cilt Tipi Ve Temizliğinin Etkisi Oluyor Mu?
Akne deri yüzeyindeki kir veya mikrobik durumdan kaynaklanmaz. Derideki siyah noktalar kıl yağ bezi birimi kanallarının deriye açıldığı noktada oluşan tıkanıklıkların yüzeyden görülen halidir, dolayısıyla kirle alakası yoktur. Akneyi tedavi etmek amacıyla aşırı ve sert temizlemelere ihtiyaç yoktur. Hatta aşırı temizleme deride tahrişe neden olarak akne lezyonlarının alevlenmesine bile neden olabilir. Ayrıca akneler kesinlikle sıkılmamalı ve oynanmamalıdır. Aknelerin sıkılması ve tahriş edilmesi akne sonrası iz kalma riskini artırır. Akne oluşumunun kompleks bir mekanizması var. Derideki hücre döngüsünden hormonal uyarımlara ve bakterilere kadar pek çok faktör akne oluşumunda rol alıyor. Genel anlamda konuşursak özel bir diyet yapılmasının akneyi iyileştirici etkisi yoktur. Akneyi tedavi etmeden sadece kapatmaya çalışmak sıklıkla yapılan bir hatadır. Kimi yanlış kozmetik seçimleri akne bulgularının daha da şiddetlenmesine de neden olabilir. Aknesi olan kişilere her türlü kozmetik ve bakım ürününü su bazlı olarak seçmelerini öneriyoruz. Üzerinde non-komedojenik (siyah nokta oluşturmaz) ibaresi bulunan ürünler daha güvenli kullanılabilir.
Sivilcelerden Kurtulmak İçin Ne Yapmalıyız?
Aknenin kontrolü ve tedavisinde hekim hasta işbirliği çok önemlidir. Çünkü akne tedavisi sabır gerektiren uzun bir süreçtir. Ama iyi bir işbirliği ile yüz güldüren çok başarılı tedavi sonuçları almak kesinlikle mümkündür. Dermatoloji uzmanınızın uygulayacağı tedavi aknenizin tipi ve şiddetine göre değişir. Her şeyden önce doktorunuz derinizin durumunu, özelliklerini, aknenizin şiddetini ve altta yatabilecek sebepleri detaylıca değerlendirmelidir. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum ki herkes için uygun olabilecek tek bir tedavi şekli yoktur! Herkese kendisine uygun tedavi planı adeta özel bir elbise diker gibi hazırlanmalıdır. Medikal akne tedavisi temel olarak iki aşamada planlanabilir; birincisi akneyi oluşturan durumun ve akne lezyonlarının ortadan kaldırılması, ikincisi ise akne izlerinin tedavisi. İki aşamalı bu tedavi sonrası cilt adeta hiç akne olmamış gibi bir görünüme kavuşabilir. Ancak bunun için erken dönemde ve etkili bir tedavi uygulamak şarttır.
Antibiyotikli İlaçlar Ne Zaman Kullanılmalıdır?
Antibiyotikler akne oluşumunda rol alan bakterilerin ve iltihabi reaksiyonun kontrol altına alınmasında yardımcı olurlar. Ancak bunlar sadece belli evrelerde ve kısa süreli kullanılmalıdır. Kesinlikle uzun süre kullanımlarından kaçınılmalıdır. Ayrıca tek başlarına akne tedavisinde etkin olamayacakları için akne oluşumunun temeline etki edecek diğer ilaçlarla kombine olarak kullanılmaları gerekir. Seçilecek kombinasyon ise her hastaya özgü olacaktır. Sivilce ilaçlarının ağır yan etkileri olduğu doğru bir bilgi değil aslında. Her ilacın olduğu gibi akne tedavisinde kullanılan ilaçların da bir takım yan etkileri olabilmekle birlikte bunların çoğu kontrol edilebilir ve geçici yan etkilerdir. Konunun uzmanı bir hekim eşliğinde kullanıldığında son derece güvenli bir şekilde kullanılabilirler. Zaten hekim kontrolü olmadan bu ilaçların kullanılması kesinlikle doğru değildir. İlacın kullanım dozu, kullanım süresi ve takibi tamamen hekim tarafından belirlenmelidir. Akne sonuçta patolojik bir olaydır ve tedavi edilmesi gerekir. Medikal ilaç dışında hiçbir şey etkili bir akne tedavisi sağlayamaz tam tersine aknenin şiddetlenmesine veya tedavide gecikme nedeniyle iz kalma riskinin artmasına neden olur.
A Vitamini Türevi İçeren İlaçların Tedavide Kullanırken Yan Etkilerinden Korunmak İçin Ne Yapılmalı?
A vitamin türevi olarak geliştirilmiş ilaçlar özellikle şiddetli aknede en başarılı tedavi ajanlarıdır. Bu ilaçlar akne gelişiminde etkili olan tüm basamakları düzeltebilme özelliğine sahiptirler. Yine tedavi sonrası tekrar etme riskini en aza indirirler. Bunların hem krem hem de hap şekilleri mevcut olup aknenin şiddetine göre tercih edilirler. Sistemik yani ağızdan hap olarak alınan A vitamin türevi şiddetli aknenin vazgeçilmez ilacıdır. Mutlaka dermatolog kontrolünde kullanılması gerekir. Doz ve tedavi süresi hastadaki akne şiddetine ve hastanın ihtiyacına göre belirlenir ve hekim kontrolünde kullanıldığında son derece güvenli bir ilaçtır. A vitamin türevi en sık karşılaşılan yan etkisi deride ve özellikle dudaklarda kuruluktur. Ama uygun doz ayarlamaları ve nemlendirici tedavilerle hastalar bunu rahatlıkla tolere edilebilmektedirler. Laboratuvar testlerinden karaciğer fonksiyonlarında ve özellikle trigliserid denilen kolesterol tipinde bir miktar yükselme görülebilir. Bu yükselmeler çoğunlukla ılımlı düzeydedir, hastalar için tehlike oluşturmaz ve dolayısıyla tedavinin kesilmesini gerektirmezler. Ayrıca ilacın kesilmesiyle birlikte tamamen normal düzeylere inerler. Belli aralıklarla yapılacak kan tahlilleri bu yükselmelerin takibinin güvenli bir şekilde yapılması için yeterlidir. A vitamin türevi tedavisi almakta olan hastalar tetrasiklin grubu antibiyotikler ve A vitamini içeren takviye ilaçları almamalıdırlar.
Sivilcelerden Kurtulduktan Sonra Lekeler İçin Ne Yapılıyor?
Akneler kadar akneler geçtikten sonra ciltte bıraktığı izler de hastaları mutsuz ediyor ve psikolojilerini olumsuz etkiliyor. Akne sonrası kalan izler kişinin cilt yapısı, genetik yatkınlığı ve sivilcenin şiddeti ile doğrudan ilişkilidir. Aslında en iyi iz tedavisi iz oluşumunun önlenmesidir!
İzler deri yüzeyinde açık veya koyu lekeler şeklinde olabileceği gibi akne skarı dediğimiz deriden çökük izler şeklinde de olabilir. Özellikle erken evrede lekeler bazı leke kremleri ve iyi bir güneşten korunmayla tamamen ve kısa sürede ortadan kalkabilirken, skar dediğimiz izlerin tedavisi zordur ve sabır gerektirir.
Ergenlik Dönemi Sonrası Akne Çıkışı Normal Midir?
Akneler ergenlik sonrası dönemde de ortaya çıkabilir. Özellikle orta yaş kadın hastalarda bu durum daha sık görülür ve genellikle hormonal uyarımla ilişkilidir.
Bu kişilerde polikistik over hastalığı veya uyarı oluşturabilecek diğer hormonal düzensizlikler mutlaka araştırılmalıdır. Polikistik over hastalığında akne oluşumunda etkili olan androjenik hormonlar baskın hale gelmektedir. Dolayısıyla özellikle şiddetli, uzamış ve tedavilere direnç gösteren inatçı akne tablolarına neden olmaktadır. Polikistik overli kişilerde adet düzensizliği, saç dökülmesi, çene altında, göbek çevresinde kıllanma gibi ek bulgular da sık görülmektedir. Dolayısıyla bu olguların ayrı bir şekilde değerlendirilmesi ve gerekirse bu hormonal dengeyi düzenleyecek tedavilerin de planlanması gerekir. Fatıma Esra Öz’ün Haberi
Yorum Yazın