© Anadolu Ekspres 2021

"Şampiyonluk istiyorsak bu zihniyet değişmeli"

Türkiye Futbol Federasyonu 3. Lig’de mücadele eden 68 Aksaray Belediyespor'un sezon başında kulüp başkanı olan ve şampiyonluk parolasıyla yönetim ve takımı oluşturan Dr. Türkcan Coşkun lige verilen aranın ardından istifa etmiş, istifası spor kamuoyunda çok tartışılmış ve nedenleri merak edilmişti.

Lig bitene kadar neden istifa ettiği hakkında hiçbir açıklama yapmayan Aksaray Belediyespor'un bir önceki Kulüp Başkanı Türkcan Coşkun Harun Atalay'ın hazırlayıp sunduğu Ekspres’in Günlüğü adlı programda canlı yayında sessizliğini bozarak istifasının arkasındaki tüm gerçekleri anlattı. “Bu şehrin taraftar gruplarına, Aksaraylı hemşerilerimize, Aksarayspor’a inanmış arkadaşlara bir özür borcum var” diyen Coşkun “Çok iddialı bir şekilde yola çıktık, yolculuğu tamamlayamadık. Onun için bu şehre bu tarafta ara ve bir özür borcum var. Yönetim adına değil kendi şahsım adına bir özür borcum var. Özür dileyerek sorularınıza cevap vereceğim” dedi.

 

“Takımın Zarar Görmemesi İçin Herkes Sustu Taraftarlar Sustu Yöneticiler Sustu Gazeteciler Sustu Ben De Sustum”

“İstifa ettiğim geceden itibaren bir tek sizinle görüştüm” diyen Coşkun “İstifa ettikten sonra beni hâlihazırda ne bir gazeteci ne de yönetim kurulu üyelerimizden kimse aramadı. Sizinle yaklaşık 30 saniyelik bir görüşmemiz oldu ve ben o gün akşam bir karar aldım. Lig bitene kadar konuşmayacaktım. Çünkü şampiyonluğa giden bir takım var. Belki bizim söyleyeceklerimiz takıma zarar verir diye düşündük ve Lig bitene kadar da sessizliğimi korudum.

“Bu yönetime bu takıma elimizden geldiğince de destek olduk. Artık konuşmak lazım. Sezon bitti. Yeni bir yönetim ve yeni bir takım kurulacak. Bu programın amacı birilerini suçlayıp birilerini eleştirmek değil geçmişten ders çıkartıp yapılan hataların tekrarlanmaması için yaşanılan sorunları anlatabilmektir” diyen Coşkun “Aksaray Belediyesi, Evren Dinçer bizzat bizleri kendisi aradığı için yemek davetine gitmiştik. Yemek davetinde kendisi bizzat Aksarayspor'un başına geçmemizi istedi. Biz de kendisinden 3 günlük bir süre istedik. 3 gün düşündükten sonra ortağım Çapan Aktaş ve yol arkadaşlarımla birlikte kararımızı verdik. Kararımızı verdikten sonra yine Belediye Başkanı Evren Dinçer ve yönetimi oluşturacak 20 kişi ile Evren Bey’in makamında toplandık. Ben yönetim kurulu üyelerini orada gördüm. Toplantıda gördüğüm arkadaşları şahsen tanıyorum. Ama böylesi bir kulüp yöneticiliği konusunda hiç birlikte çalışmamıştık. Yönetimi belediye başkanımız oluşturdu. Ben İsa Güzel ve yol arkadaşım Çapan Aktaş'ı istedim yönetimde. Diğer yönetim kurulu üyeleri Belediye Başkanlığı tarafından oluşturuldu. Hatta birkaç tane daha yönetim kurulu üyesi alınacaktı. Ben orada ‘Başkanım acele etmesek. Ben ilerleyen günlerde birkaç isim versem olur mu? diye söz aldım. Geçmiş yönetim belirlemelerin de sıkıntılar olduğu için sanırım Başkan bu teklifime sıcak bakmadı” ifadelerini kullandı.

Yönetim Belediye Başkanı’nın Odasında Belirlendi”

Süreci detaylarıyla anlatmayı sürdüren Coşkun “Yönetim kurulu belirlendikten sonra yine başkanın odasında yönetimin ne kadar para vereceğini belirledik. O gün 1 Milyon 200 bin TL’lik bir bütçe belirledik. Bu bütçenin içerisinde reklam gelirleri, İddaa'dan gelen paralar, Aksaray Belediyesinin vermiş olduğu destek ve diğer kredilerimiz yok. Sadece yönetim kurulu üyelerimiz tarafından belirlediğimiz bir bütçemiz oluştu. Sonra çalışmalara başladık diye konuştu. “Ne olduysa ilk 4 haftadan sonra olmaya başladı” diyen Coşkun “Yaşanan süreci dört bölümde değerlendiriyorum. Lig başladıktan sonraki ilk 5 hafta ayrı bir bölüm, orta 5 haftası ayrı bir bölüm, son 6 hafta ayrı bir bölüm. Lig bittikten sonraki yaşanan o 4 gün apayrı bir bölüm” ifadelerini kullandı.

“Şampiyonluk Parolasıyla Transfer Yaptık”

Futbolun bir ekip ve yönetim işi olduğunu belirten Coşkun “Aslında böyle bir yönetim şekli futbolun doğasına aykırı. Çünkü gelen başkan kendi ekibini ve kendi yönetimini kendi belirlemeli. Bizim Aksaray'da futbol maalesef bu şekilde organize ediliyor, böyle oluyormuş. Ben de bu yönetim sayesinde öğrendim. Ligin hemen başında şampiyonluk parolasıyla iddialı bir şekilde yola çıkmamız belki bazı çevreler tarafından çok eleştirildi ama geçen sezon play-off oynamış ve kaybetmiş bir takım çıtası çok yüksek. Yine yönetimde geçen seneki yönetimden kalan arkadaşlarımız da vardı. İlk toplantımızda onlardaki o enerjiyi görmüştüm ve şampiyonluk parolasıyla transferlerimiz yaptık” diye konuştu.

“Aksaray’ın Çocuklarını Kadroya Aldık”

“Transferde benim hassasiyetle üzerinde durduğum, Aksaray'ın yetiştirdiği önemli futbolcular vardı. Biz dedik ki Aksaray'ın takımında Aksaray'ın evlatları oynasın. Aksaray'ın evlatlarına Aksarayspor çatısı altında yer verdik, başarılı da olduk” diyen Coşkun “Gürcan, İbrahim, Necmi, Furkan, Hikmet… Bunlar Aksarayspor’un kendi yetiştirdiği başarılı futbolcular. Onları bünyemize katarak güçlü bir kadro oluşturduk. Teknik Direktörümüz Cüneyt Tiryaki de kalan diğer transferleri bize teklif etti. Biz de transfer komisyonumuzla birlikte transferlerimizi nokta atışı yaparak güzel bir kadro oluşturduk” diyerek transfer sürecinde yaşananları açık yüreklilikle aktardı.

“İkinci 5 Haftalık Periyotta Değişmeler Başladı”

Ligin başlamasını ve ilk süreci balayı olarak değerlendiren Coşkun “Lig başladı. İlk 5 hafta  bizim balayı haftamızdı. Oyun sistemimizi belirlemiş, takımımız uyum sağlamış, ilk 5 maçta 4 galibiyet 1 beraberlik almıştık. İkinci beş haftalık periyodda 2 beraberlik, 2 galibiyet, 1 de Adıyaman yenilgimizden sonra takım eleştirilmeye başladı. Ben de ‘ne oluyor’ diye araştırmaya başladım. İkinci 5 haftadan sonra Yönetim olarak toplantılar yaptık. Kötü gidişin nedenini birlikte araştırmaya başladık. Cem Tiryaki ile görüştüm ‘hocam neler oluyor?’ dedim. O da bana doktorum “Bu takım benim yönettiğim takım olmaktan çıkıyor. Takım üzerindeki otorite ve yönetim şeklimi kaybediyorum’ dedi. Ben de nedenini sordum. Takım içerisindeki hiyerarşinin bozulduğunu söyleyen Teknik Direktörümüz Tiryaki takıma ve futbolculara farklı kanallardan müdahaleler olmaya başladığını söyledi. Ben de gerekeni yapacağımı söyledim. Bir gün sosyal medya hesabında bizim 8 tane futbolcumuz Tam da pandemi döneminde bir kebapçıda yemek yemişler ve sosyal medya paylaşımı yapmışlar. Ben de bu 8 tane futbolcumuzun kimden izin alarak oraya nasıl gittiklerini araştırdım. Çünkü hassas bir dönemden geçiyoruz bir kişinin covid olması bütün takımı etkiliyor, kimsenin hasta olmaması lazım.  Futbolcuların kebapçıda nasıl yemek yediğini araştırdım, kimden izin alarak gittiklerini soruşturdum.  Epey bir telefon trafiğinden sonra futbolcularımızın kimseden izin almadan kebapçıya gittiklerini öğrendik.  Arkadaşlar biz profesyonel bir takımız. Bunun bir usulü vardır. Eğer bir yemek yenilecek Teknik Direktör, Genel Kaptan, yönetim kurulu üyelerinin haberi olur ve futbolcular toplu bir şekilde yemeğe gider. Bunun bir yolu yöntemi vardır. Biz de takımımızda yemek verdik. Hatta futbolcularımıza prim açıkladık. Ama bu tamamen bütün yönetim ve teknik heyetin bilgisi dahilinde oldu” ifadelerini kullandı.

“Herkes Müdahale Edince Otoritemizi Kaybettik”

“Benim futbolcularım kimsenin reklam malzemesi değildir” diyen Coşkun “Futbolcuların gidişini Belediye Başkan Yardımcısı Hıfsı Peker'in organize ettiğini söylediler, 8’erli gruplar halinde gideceklermiş. Tabii biz de buna tepki gösterdik. Neticede ortada bir pandemi vakası var ve biz profesyonel bir takımız. Bu gittikleri ortam her şeye açık. Dedikodular olur, pandemi dönemi var. Disiplin bozulur, otoriteniz bozulur. Birçok etkenden dolayı futbolcular, başkanın, teknik direktörün, menajerin ya da diğer yetkililerin haberi olmadan bir yere gidemezler. Bu olaydan sonra takımı toplayarak futbolcu arkadaşlarla konuştum. Futbolcularla sık sık toplanırız, futbolculara tabiri caizse ayar verme toplantılarında genelde ben ya da birkaç yönetici oluruz. Diğer yönetim kurulu üyeleri arazi olurlar. Hani kötü adam biz oluyoruz bir taraftan. Tabii ben bu olaydan sonra kaptanlarla da bir görüşme yaptım. Kaptanımız İbrahim'e bu yaptıklarının doğru olmadığını, benim yönetim anlayışıma ters olduğunu söyledim. O da anlayışla karşıladı. Bu tür organizasyonların nasıl yapılacağını kendisine söyledim. İkinci 5 haftada fark ettik ki biz takım üzerindeki disiplin ve otoriteyi kaybettik ve ben bu disiplin ve otoriteyi sağlamaya çalıştım. Sonra son 6 haftaya girdik ve o son 6 hafta önceki 5 haftadan daha sıkıntılı olmaya başladı” açıklamasında bulundu.

“Deplasmanda Bütün Oluyorduk”

Lig boyunca akıllardaki en büyük soru olan ‘Aksarayspor neden evinde kaybediyor’un yanıtını da veren Coşkun “Kendi sahamızda kaybetmemizin en büyük nedeni takım buradayken müdahalelerin çok olması. Takım deplasmana gittiği zaman iki üç kişi oluyoruz. Bir gün öncesinden otele yerleşiyoruz. Takım içerisinde varsa problemleri maç gününe kadar oturup konuşuyoruz. Sohbet ediyoruz. Futbolcularımızla tam bir uyum içerisinde oluyoruz. Tam bir konsantrasyonla takım deplasmanda güzel futbol oynuyor ve maçı kazanıyor. Ama Aksaray'da herkesin bir yerlerden tutup çekiştirdiği birtakım olunca takım kendi sahasında kaybediyor. Deplasmandayken takımımızı daha iyi kontrol edebiliyoruz ama Aksaray'da bu mümkün olmuyordu” şeklinde konuştu.

“7 Kocalı Hürmüz”

Aksarayspor’un Aksaray'da maç kazanamaması konusunda “Yedi kocalı Hürmüz” benzetmesi yapan Coşkun “Takımın Aksaray'da maç kaybetmesinin tek nedeni herkes futbolcuya bulaşıyor. Dedikodular almış başını gidiyor. Her şey konuşuluyor futbol dışında. Bu yüzden takımın konsantrasyonu bozuluyor ve kendi sahasında maç kazanamıyor. Davul benim boynumda ama tokmak herkesin elinde. As yönetimden yedek yönetime dışarıdan herkes takıma müdahil olmaya başlıyor. 10. haftadan sonra İsa Güzel ve Ali Baştuğ alınan sonuçlardan dolayı teknik direktörü masaya yatırmaya başladılar. Kendisiyle ilgili sıkıntılarının olduklarını söylediler. Bir önceki dönem Teknik Direktör Cem Kavçak şöyle iyi bir hocaydı, böyle iyi bir hocaydı demeye başladılar. Cem Hoca'ya sürekli dillendirmeye başladılar o sırada Cem Hoca Akhisarspor’dan ayrılmıştı. Ordu maçından sonra Yönetim olarak toplanmıştık ve Cüneyt hocayı gönderelim, Cem hocayı getirelim tartışması başladı. Ben de yönetime ‘2 maçımız daha var. İki maç daha idare edelim. Eğer 2 maç sonunda Lider olamazsak Cüneyt hocayı gönderelim. Ben kendisine kefilim’ dedim. Hatta ‘İlk yarının sonunda lider olamazsak ben kendim de istifa ederim’ dedim. Ancak son 2 maçta yaşananlar, futbolcumuz Şevket’le olan problem, daha önceden Cem Kavçak’ın farklı isimler tarafından belediye başkan yardımcılarının da müdahil olarak ısıtılması derken… Ligin ilk yarısını liderin 1 puan gerisinde kapattık.  Ardından yönetim kurulumuzu topladık. Daha önceden Cem Kavçak’la görüşülmüş, Cem Kavçak’ın gerek taraftar gerekse Aksarayspor kamuoyu tarafından Aksaray'a gelmesi istenmiyordu. Biz verdiğimiz sözün arkasında durarak Cem Kavçak’ın gelmesine razı olduk. Bir taraftan da taraftar ve spor kamuoyunun önüne geçmeye çalışıyoruz, kabullendirmeye çalışıyoruz. Bana kalsa Cüneyt Tiryaki ile devam edecektim. Maalesef zihniyet farklı. Biz kasaba takımı yönetmiyoruz. Profesyonel bir takım ile ilgileniyoruz. Her kafadan bir sesin çıktığı, herkesin bir yerlerden çekiştirdiği bir ortamda bu takıma yazık oldu” diyerek süreci aktardı.

“Ailemden Çok Takıma Zaman Ayırdım”

“Yönetim kurulu arkadaşlarımdan benden sonra kimse istifa etmedi. İstifa etmemelerini anlayışla karşılıyorum. Çünkü yönetim zaten bizim yönetimimiz değildi. Neticede koskoca bir sezon, harcanan onca emek ve milyonlar çöpe gitti. Çok üzülüyorum. Keşke böyle olmasaydı. Tavsiyem bundan sonraki kurulacak yeni takım ve yönetim geçmişten ders çıkartır ve inşallah güzel bir yönetimle takım 3 yıl aradan sonra ikinci lige çıkar. Aksarayspor bizim her şeyimiz. Ben ailemden çok Aksarayspor’a zaman ayırdım. Çok mutluyum, çok güzel günlerimiz de oldu. Şampiyon olamamanın vermiş olduğu burukluk ve üzüntü içerisindeyim” ifadeleriyle sözlerini noktaladı. Harun Atalay’ın Özel Haberi

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER