İnsan Etkilenir Ve Etkilenmek İçin Vardır
AKSARAYBedenin Ve Ruhun, Zaman Ve Mekânla Kurduğu İlişki
Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Emre, insan için etkilenmenin esas olduğunu, etkilemenin ise sonra geldiğini belirterek, insanın etkilenen bir varlık olduğunu ve etkilenmek için var olduğunu söyledi.
İnsan Gözünü Açar ve Daha Derin Bir Uykuya İlerler
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen ve bu hafta 38’incisi gerçekleştirilen Felsefe Toplantılarında “Muhatabiyetler” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. İsmet Emre, “Bazen gözlerinizi açarsınız ve geçici bir bilinç donukluğu ile gözlerinizi açtığınız yerin neresi olduğunu, öncesinde ne yapmış olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gitmekte olduğunuzu birkaç saniyeliğine unutursunuz. Sonra birden, bir ışığın odaya yayılması gibi, bir geçmişinizin ve bir geleceğinizin olduğunu görürsünüz. Eğer hayat bir senaryo, bir roman, bir hikâyeyse, tam da ortada bir yerde kaldığınızı fark edersiniz ve yolculuğunuzu sürdürmeye başlarsınız.
Öncesinde derin bir uyku varmışçasına, her insan gözlerini ansızın dünyaya açar ve yeni bir uykuya, daha derin bir uykuya doğru ilerlemeye başlar” dedi.
Doğmuş Olmak Bütün Canlılar İçin Maruz Kalmaktır
Hayatın, öncesi hatırlamamaktan kaynaklı karanlık olan, sonrası hiç denenmediği için loşluklarla dolu olan ancak, ortası ışıklarla bezenmiş bir sahne gibi tahayyül edilebileceğinden söz eden Prof. Emre, yaşamanın, muhatap olmanın en vazgeçilmez şartı olduğunu belirtti. Muhatabiyet, yani ilişki kurmak için öncelikle var olmak gerektiğinden söz eden Emre, “Var olmak etkileşime geçmek demektir. Doğmuş olmak bütün canlılar için maruz kalmaktır. Mutlak varlık anlamındaki Tanrı dışında, onun yarattığı her şey mutlak bir iradeye sahip olmadığı için maruz kalır, ansızın yakalanır” dedi. İnsan için etkilenmenin esas olduğunu, etkilemenin ise sonra geldiğini kaydeden Prof. Dr. İsmet Emre, “Çünkü nefesi önce içimize çekeriz. Yeni doğmuş bir bebek önce ciğerlerine hava çeker; bu etkilenmedir. Sonra ise nefesi verir ve bu da etkilemedir. Her ikisinin, en azından ardışık olarak yan yana durmadığı hiçbir yaşam biçimi yoktur” dedi.
Bedenin ve Ruhun, Zaman ve Mekânla Kurduğu İlişki
Nefes alıp vermenin bir zamanın içine sürüklenmek, bir mekânın üzerinde hareket etmeye başlamış olmak anlamında olduğunu söyleyen Emre, şöyle devam etti: “Ruh, yani irade adını verdiğimiz şey zamanın içerisinde yolculuğa çıkar. Böylece ruhumuz zamanla, bedenimizse mekânla dans etmeye başlamış olur. Bedenin ve ruhun, zaman ve mekânla kurduğu ilişki…
Aslında Tanrı vücut organizasyonunu evreni yarattığı gibi yaratmış. O yüzden geçmişten bugüne kadim bilgelik tarihi buna makro kozmosla, mikro kozmos arasındaki ilişki demiştir. Bizde ise Âlem-i Sura ile Âlem-i Kübra’nın etkileşimi olarak meseleye bakılır. Âlem-i Sura, küçültülmüş âlem, yani insandır. Âlem-i Kübra ise evrendir. Evrenden insana, insandan evrene her saniye bir takım dalgalar gidip gelir. Aslında görünmeyen yığınla muhatabiyet var. İnsan bedeni açısından yaşamı tek bir kavramla ifade edecek olursak, buna etkilenme demek gerekir. Biz etkileniriz ve etkilenmek için varız.” Prof. Dr. İsmet Emre, sunumunun ardından, öğrenci ve akademisyenlerden gelen soruları yanıtladı. Haber: Mehmet Eser
İlginizi Çekebilir