Acılı Babanın Feryadı "Hiç Değilse Kızım Ve Torunlarımın Bir Mezarı Olsun"
GÜNDEM11 yıl Aksaray BBP İl Başkanlığı yapan, şimdi ise Milli Yol Partisi Aksaray İl Başkanlığı görevini yürüten Ahmet Karaman, Hatay'da Rönesans Rezidans enkazı altında kalan kızına, depremin üzerinden 21 gün geçmesine rağmen hala ulaşamadı. Karaman, devletin felakete hazır olmadığını ifade ederken, "80 kişinin daha enkazlarına hiçbir şekilde ulaşılamamıştır. Ne kızım ne de 8 aylık torunum ne de 3 yaşındaki torunum, Mustafa Kemal ve Mehmet Akif'e hala ulaşamadık. Haber bekliyoruz" dedi.
Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin ardından 11 ilde ciddi yıkımlar yaşandı. Enkaz altında binlerce insan yaşam mücadelesi verirken, Milli Yol Partisi Aksaray İl Başkanı Ahmet Karaman da kızı Tuğba Koşar'dan bir haber bekliyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karaman, kızının Rönesans Rezidans'ta oturduğunu ifade ederek, yaşananları şöyle anlattı:
Rönesans Rezidans'ın Cehenneme Dönmüş Olan Yerini Gördük
"Aksaray Büyük Birlik Partisi'nin 11 yıllık il başkanlığını yaptım. Şimdi ise Milli Yol partisinin Aksaray İl Başkanıyım. İlk günden evimizde, Aksaray'da depremin olduğu saatte hissettik ve canımız ciğerimiz olan biricik yavrumuz kızımız, öğretmen Tuğba Koşar Hatay'da yaşıyordu. Öğretmendi. 2 tane çocuğu bir de eşi vardı. Telefon ettik, telefona cevap veremeyince biz apar topar toplanarak eşim ve oğlum beraber o gün buradan çıkarak son sürat Hatay'a 4 saat gibi bir zamanda yani saat 10 gibi vardık. Onun kaldığı binaya, Hatay Antakya merkezde Rönesans Rezidans, cennetten bir kale olarak tanıtılan yerin cehennemden nasıl bir çukur olduğunu orada bizzat gördük. Daha sonra hayretler içerisinde buranın bir yıkım değil, bir vahşet, bir hüsran yeri, bir cehenneme dönmüş olan yerini gördük. Ondan dolayı da bağırdık, çağırdık, feryat ettik ama çocuklarımıza bir türlü ulaşamadık. Arasından 28 gün geçmesine rağmen biz 16 gün boyunca çocuğumuzun enkazının başında bir an bile ayrılmadan, geceleri orada yatarak, sokakta yatarak, gündüzleri yanında durarak arama kurtarma çalışmalarına bizzat katılarak, oradaki problemleri görerek onun yanında bulunduk. Rezidans zaten 250 dairenin olduğu çok büyük bir daire. Girişi tek olan, çıkışı tek olan 12 katlı bir bina ve bunun dere yatağına yapılmış olduğunu gördük. Orayı ilk gördüğümde eğer devletin yetkilileri görmüş olsalardı, yani o yıkımın nasıl olduğunu daha iyi kanaat ederlerdi. Yani buradaki 4 katlı, 5 katlı bir binaya kullanılmayan demirlerin 12 katlı bir yere nasıl kullanıldığını, nasıl yıkıldığını, enkaza baktığınız zaman bile yani o kolonlara aşırı bir yükün yüklendiğini biz orada şahit olduk, gördük."
Ne Kızım Ne 8 Aylık Torunum, Ne De 3 Yaşındaki Torunuma Ulaşamadık
Kızının kaldığı dairenin bulunduğu kısımda yangın çıktığını ifade eden Karaman, "Yangınla beraberde büyük felaketler oldu. Şu anda en azından 80- 100 diye tahmin ediyoruz. 80 kişinin daha enkazlarına hiçbir şekilde ulaşılamamıştır. Ne kızım ne de 8 aylık torunum ne de 3 yaşındaki torunum, Mustafa Kemal ve Mehmet Akif'e hala ulaşamadık. Haber bekliyoruz. İlk gündeki beklentiniz çıkaracağız umuduyla olan bir beklentiniz gittikçe değişime ve dönüşüme uğruyor ya. Ondan sonra cenazesi bile olsa da yani mezarını ziyaret edebileceğim, onun kokusunu alabileceğim bir yer olsun diye hayal ediyorsunuz. Ama eğer ne hikmetse bunun hiçbirine ulaşamadık" dedi.
İşin Aslı Da Bu Devlet Yetişemedi
Devletin hazırlıksız yakalandığını belirten Karaman, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Günlerce kurtarma çalışmaları dediği halde bizim istediğimiz gibi zaten bir çalışma olmadı yani. Burada hakikaten büyük bir afet var, büyük bir musibet var. Devletin de buna tam hazırlıksız olduğunu gördük. Yani işin aslı da bu devlet yetişemedi. Bundan dolayı da acımız ve kederimiz çok büyük. Allah yüce Türk milletine bu acıları inşallah bir daha yaşatmasın. Burada benim gördüğüm tek şey ne diye sorarsan, ay yıldızlı bayrağın altında yaşayan yüce Türk milletinin Alevisi Sünnisi, Türkü, Kürdü. Hiç kimse birbirine ayırmadan, kaydırmadan, ortak derdimiz olan acımızla beraber birleştik. Acımızı beraber yaşadık. Buradaki dayanışmayı gördüm. Adamın evinde hiçbir şeye gücü yetmiyor, ineği varsa onu satmış sırtında ceketi varsa onu satmış ama buralara gönderebilmişler. Bu yüce millete de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah bunları kıyamete kadar var etsin. En önce depremi gören insanlardan bir tanesi oradaki o çalışmalara baktığımızda sadece askeriye var ama depremle alakalı çalışmalarında olan bir birey, bir kurum yok. Yani askerin içerisinde, diğer bölüklerin tamamen depreme ayrılmış bir sınıfı yok, onu gördük. Onun yanı sıra yani buraya kim gelecekti? Umke gelmiş UMKE'nin üzeri bile tozlanmamış, yani elbiseyle toplanmadan, hatta oradaki çalışmalara bile mani oldular. AFAD bir türlü başlayamıyor dışarıdan Macar ekibi geldi.
Adamların yani elin yabancısı olmasına rağmen teçhizatlarına donanımlarına baktım. Hayran kalmamak elde değil. Onun yanı sıra bundan sonra Romanlar geldi. Onlar da içerideki önce ölülerden ziyade yaşayan canlılar var mı? İlk önce insanların hakikaten doğru olan da bu, canlılar var mı diye arama kurtarma yapmaya çalıştılar. 5-10 gün durmadan onlar bile gittiler. Yani öyle bir kaos ki biri geliyor, biri gidiyor. Yani bir baş bulamıyorsun yani muhatap alabileceğim. Organizasyon yani bu depremde birincisi şu: AFAD görevli olur, AFAD'ın dedikleri yapılır. Böyle bir şey yok. Herkes kafasına göre bir şeyler yapıyor. Ha burada en donanımlı kim? Bizim madenci kardeşlerimiz hakikaten, yani canını dişine takarak güvenebileceğin, Allah bunların sayısını artırsın. Onlar olmasa biz orada yemek bile bulamazdık. Ha ondan sonra AFAD da çalıştı ama öbürleri kadar değil. O da zaten çalışmalarının en büyük çalışma gayreti de gönüllü insanların kepçeleri ile dozerleriyle oraları yıkarak enkazı çıkarıp enkazın içerisinden bizim cesetleri çıkarabilmek oldu. Enkaz tamamen bitti, 80 kişi bulunamadı. İlk günde zaten gördüğümüzde ilk önce kurtarılanlar sayısı az 50-60 gibi kişiler kurtarıldı. Bunların içerisinde canlı olanları da vardı. Lakin yani ülke hakikaten büyük bir felaketin eşiğinde ki komşunun komşuya gidemeyeceği böyle bir enkaz var ve bir değil binlerce yani 10 tane, 11 tane ilin yıkımı da çok büyük. Yani bir şehrin tamamından daha fazlasının enkazda olduğu için yani onlara da bir şey diyemiyorum."
İsteğimiz DNA'larımıza Bakarak Alınan Numunelerin Eşleştirilip Bir An Önce Cenazelerin Sahiplerine Verilmesi
DNA testi verdiklerini belirten Karaman, "Ben şimdi orada ne yapayım evladım yani bir yangın çıkmış. Ciğerim yanıyor. Elimdeki su şişesini götürüp döküyorum ama gücünün yetmediğini görüyorum. Şimdi bizim isteğimiz; yetkililere DNA testini verdik geldik. Testin sonucunda ya da oradakilerin çok sağlıkla çıkan sayısının ne kadar olduğunu bilmemekle beraber Türkiye'nin bütün illerine gönderilmiş o illerdeki ilerinin bulunup bir liste halinde, bizim listelerden kontrol ederek onun sağ olup olmadığını orada öğrenebilmek. Acilen de Hatay'daki hastanelerin bizim DNA'larımıza bakarak aldıkları numunelerde eşleştirip bir an önce cenazelerin sahiplerine verilmesi" ifadelerini kullandı. Haber: Kemal Onur Atalay
İlginizi Çekebilir